
Yavuz
1954, Ä°stanbul
​
"Muhsin Bey bir soru soracağı zaman öÄŸrenciyi o zamana götürür öyle sorardı.”
“Nasıl götürürdü?”
“Mesela derdi ki sen ÅŸimdi 1780’lerde Paris’tesin. Etrafında neler oluyor anlat.”
Yavuz güldü “Bravo, ne güzel yöntem. Seni de hiç gönderdi mi bir yere?”
“Göndermez olur mu. Bir gün Asya’daki eski uygarlıklar iÅŸleniyor derste. Patlamışım sıkıntıdan. Artık anladı mı bilmem, ‘Nigâr tahtaya’ dedi. Gittim. BaÅŸladı soruya. Dedi ki ‘1600’lerin başında Himalaya Dağı’nın tepesindesin. Çepeçevre etrafına bak, neler gördüÄŸünü anlat.’ Hiçbir bilgim yok konuyla ilgili, kapak açmamışım. Baktım hık mık etmekle durumu kurtaramayacağım iyisi mi dedim ÅŸanım yürüsün. Dedim ki ‘Hocam etrafta çok sis var, hiçbir ÅŸey göremiyorum.’”


"...hangisi hatırlamıyorum ya Nail Hoca ya Selim Hoca ‘Ay’da hava ve su olup olmadığı konusunda neler söyleyebilirsin, destekleyen ve desteklemeyen argümanlar ve varılan sonuç nedir?’ diye sordu ve kitabı kapattı. Son soru anlayacağın. Kitapta ayda hava ve su olmadığı ve nasıl bu yargıya varıldığı hakkında açıklamalar var, biliyorum. Ama bunlar beni hiç tatmin etmemiÅŸ açıklamalar. Sınıfta da uzun uzun konuÅŸmuÅŸuz bu konuyu. O zaman da ikna olmamış, hocayı epey sıkıştırmışım. Birden aÄŸzımdan ‘Ay’da hava ve su vardır’ sözü çıktı. Ben öyle cevap verince ikisi de irkildi. Sonra bir daha sordular ‘Yavuz, evladım’ diye baÅŸlayarak. Yine inatla ‘vardır’ diyorum. Adeta yalvararak bana yoktur dedirtmeye çalışıyorlar. O kadar saçma bir durum ki. Ben ‘yoktur’ desem onlar rahat nefes alacak, ben de mutlu mesut çıkacağım oradan ama yok tutturdum ‘vardır’ diye.”
“Neden?”
“Diyorum ki elimizde bu sonuca varmak için yeterince bilimsel veri yok. Bal gibi de Ay’da hava ve su olabilir, yok diyemeyiz. Gidip gören var mı? Bazıları nasıl yok diyorsa, ben de var diyorum.”










Fotoğrafçı bilinmiyor

Fotoğrafçı bilinmiyor

Fotoğrafçı bilinmiyor